8 Mayıs 2014 Perşembe

Önüm gebedir, demim EBE...

Zamanın durağında, fincanlı dağlar sümbüllü bağların olduğu memlekette doğumunu bekleyen bir gebe varmış. 
Gebe yaşadığı yeri severmiş, pek severmiş de; haneler birbirine uzak uzakmış.
Günler dönmüş, geceler ufka kavuşmuş, doğum gelmiş çatmış.
Gebe az gitmiş uz gitmiş, boyunca dalgaları
aşmış, nihayetinde bebeğini dünyaya getirmiş.
Ama yanımda biri olaydı, güzel söz edeydi, bana el vereydi diye
de çok düşünmüş.
Sonra kendisi karar vermiş gebelere yardım etmeye,
yetmeye…
önce
tektim, sonra çoğaldım, vücudumdan can canlandı ayrıldı ayaklandı; adımdan da harf canlansın gebelere el versin diyerek gebeliğini "ebeliğe" eğirmiş.
O günden
beridir, ebeler kendilerinden gebelere geçen harfe çeşit çeşit manaları, halleri bohçalayıp doğum çeyizine koymuşlar.








1 yorum:

  1. Bu başlık bir kitap yazılacak kadar geniş, ama evet. Ev veya mekan ontolojik konumu sembolize ediyor. Oyun ve rüyalarda da...

    YanıtlaSil