16 Nisan 2014 Çarşamba

Haydar annesi miyiz; yoksa Rüstem mi?

Abd ye gelirken ancak 5-6 kitap getirebildim. İki bebe ile fazlasını taşımak da, okumak da gerçekçi olmayacaktı. Ve evet gerçekçi değil, elime kitap alamıyorum bu ara, alsam okuyamıyorum, ortada bırakırsam ya kızcenin sanatsal çizimlerine maruz kalıyor ya da oğlanın el kasları geliştirme dürtüsüne.
Ayraç bırakıyorum ama galiba ayraç için de ayraç bırakmam veya not yazmam lazım bir yerlere :)

Neyseki ekitaplar var.
Aslında var dedim amaa pek de var denemez. Son zamanlarda çıkan, okumak istediğim hiçbir kitabın e hali yok.
İdefix'de bir arayışa çıktım, birkaç tane Metin Karabasoğlu, bir Markar Esayan, esprili diliyle felsefeci Fulya Taşçeviren.

Metin Karabasoğlu'nun Medeniyetin Arka Sokakları isimli kitabını okumaya başladım.
MK Bey gerçekten mümeyyiz bir insan, kitapları insanı zenginleştiriyor, kendine sorular sorduruyor.

Kitabın daha ilk çeyreğindeyim ama kendime sürekli soruyorum, sen Haydarlar yetiştirmeye mi adaysin; yoksa Rüstemler mi?
"Nice Haydarların sevdasıyım ben
Öykümüzü eller yaza be Haydar" diye türkü var ama ne kadar yaşıyoruz bu satırları

Sevda bir yana durursa şimdilik
Nice Haydarların anası mıyız biz?

Rüstem, Haydar bahsini, benzetmelerini ilerledikçe açacağım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder